Yağma veya halk arasındaki ismi ile gasp suçu, Türk Ceza Kanunu’nun “Malvarlığına Karşı Suçlar” bölümünün 148 ila 150. maddeleri arasında düzenlenmiş olup, ağır ceza mahkemelerinin görev alanına giren bir suçtur.
TCK Madde 148’in birinci fıkrasına göre yağma suçu, failin mağduru, kendisinin veya bir yakınının hayatına, vücut bütünlüğüne, cinsel dokunulmazlığına saldıracağı veya malvarlığına büyük bir zarar vereceği yönündeki tehdidi veya cebir (zor kullanma) kullanması sonucu bir malı teslime veya malın alınmasına karşı koymamaya zorlaması halidir. Bu suçun konusunu oluşturacak olan mal, mutlaka taşınır mal niteliğinde olmalıdır.
YAĞMA (GASP) SUÇUNUN CEZASI NEDİR?
Suçun yukarıda ifade edilen bu temel şeklinde verilecek ceza 6 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası olarak düzenlenmiştir. Senet yağması suçundan verilecek ceza da 6 yıldan 10 yıla kadar hapis cezasıdır.
Bununla birlikte yağma suçunun nitelikli hallerinin bulunduğu bir olayda, fail hakkında 10 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası verilmesi öngörülmektedir.
Failin yağmaladığı malın değerinin az olması halinde verilecek ceza üçte birinden yarısına kadar indirilebilecektir.
YAĞMA (GASP) SUÇUNDA UZLAŞTIRMA, ŞİKAYET SÜRESİ VE ZAMANAŞIMI DÜZENLEMELERİ NASILDIR?
Yağma suçu uzlaştırmaya tabi bir suç değildir.
Yağma suçu şikayete tabi bir suç değildir. Yargı makamlarının suçu haber almaları halinde re’sen soruşturma ve kovuşturma yürütmeleri gerekmektedir. Bununla birlikte yağma suçunun dava zamanaşımı süresi 15 yıl olduğundan, bu süre zarfında şikayet yapılmadığı takdirde fail hakkında soruşturma yapılmaz. 15 yıllık süre, failin ve fiilin öğrenildiği tarihte başlamaktadır.
SENET YAĞMASI (SENET GASPI) NEDİR?
Yağma suçunun temel şeklinin düzenlendiği TCK Madde 148’in ikinci fıkrası ise “senet yağması” olarak bilinen suçu düzenlemektedir. Buna göre failin, cebir veya tehdit yoluyla, kendisini veya başkasını borç altına sokabilecek bir senedi veya var olan bir senedin hükümsüz kaldığını açıklayan bir vesikayı vermeye, böyle bir senedin alınmasına karşı koymamaya, ilerde böyle bir senet haline getirilebilecek bir kağıdı imzalamaya veya var olan bir senedi imha etmeye veya imhasına karşı koymamaya, mağduru zorlaması halini düzenlemektedir.
TCK 148/1 ve 148/2’de düzenlenen yağma suçu açısından, mağdurun herhangi bir vasıta ile kendisini bilmeyecek ve savunamayacak hale getirilmesi de, 3. fıkraya göre cebir olarak nitelendirilmektedir.
YAĞMA (GASP) SUÇUNUN NİTELİKLİ HALLERİ NELERDİR?
TCK Madde 148’de ifade edilen yağma suçunun nitelikli halleri bulunmaktadır. Bu nitelikli haller TCK Madde 149’da, suçun;
Silahla,
Kişinin (failin) kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle (yüzünü kapatarak, sesini değiştirerek vs.),
Birden fazla kişi tarafından birlikte,
Yol kesmek suretiyle ya da konutta, işyerinde veya bunların eklentilerinde,
Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
Var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak,
Suç örgütüne yarar sağlamak maksadıyla,
Gece vaktinde,
İşlenmesi şeklinde düzenlenmiştir.
Cebir (zor kullanma) yağma suçunun unsurlarından bir tanesidir. Dolayısıyla cebir kullanılması halinde faile, ayrıca kasten yaralama suçundan ceza verilmez. Ancak kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin gerçekleşmiş olması durumunda, ayrıca kasten yaralama suçundan da ceza verilecektir. (TCK Madde 149/2)
YAĞMA (GASP) SUÇUNDA DAHA AZ CEZAYI GEREKTİREN HALLER NELERDİR?
Failin bir hukuki ilişkiye dayanan alacağını tahsil etmek amacıyla tehdit veya cebir kullanması halinde yağma suçundan değil, olayın koşullarına göre tehdit (TCK Madde 106) veya kasten yaralama (TCK Madde 86) suçlarına ilişkin hükümler uygulanacaktır.
Failin yağmaladığı malın değerinin az olması halinde, verilecek ceza üçte birinden yarısına kadar indirilebilecektir.
YAĞMA (GASP) SUÇU İLE HIRSIZLIK SUÇU ARASINDAKİ FARK NEDİR?
Yağma suçu tehdit veya cebir (zor kullanma) barındırmaktadır. Hırsızlık suçunda ise bu unsurlar yoktur. Hırsızlık suçunda da bir taşınır mal, fail tarafından, zilyedin rızası olmadan alınmaktadır. Bununla birlikte yağma suçunu işleyen fail, mağdura karşı tehdit veya cebir kullanmaktadır. Halk arasında “kapkaç” olarak bilinen suçun hırsızlık olarak mı yağma olarak mı değerlendirileceği her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmeli, yağmanın unsurlarından olan cebirin boyutu tahlil edilmelidir.
YAĞMA (GASP) SUÇU İLE TEHDİT SUÇU ARASINDAKİ FARK NEDİR?
Tehdit, yağma suçunun unsurlarından biridir. Yağma suçunun işlenmesi için fail tarafından mağdura tehdit ve/veya cebir uygulanmalıdır. Tehdit, TCK Madde 106’da düzenlenmiş ayrı bir suçtur. Tehdit suçunda fail, mağdura korku verme amacı taşımakta ve eylemi ile bunu sağlamaya gayret etmektedir. Yağma suçunda ise failin, tehdit ederek korkutmak veya zor kullanmak suretiyle mağdurun elinde olan bir mala el koyması durumu söz konusudur.
YAĞMA (GASP) SUÇU İLE KASTEN YARALAMA SUÇU ARASINDAKİ FARK NEDİR?
Yağma suçu tehdit ve/veya cebir (zor kullanma) barındırmaktadır. Failin zor kullanması, aynı zamanda mağdurun yaralanmasına neden olabilir ve bu durum kasten yaralama suçunu gündeme getirebilir. Bununla birlikte yağma suçu, zor kullanmayı barındırdığından, fail hakkında ayrıca kasten yaralama suçundan ceza verilmez. Ancak kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin gerçekleşmiş olması durumunda, ayrıca kasten yaralama suçundan da ceza verilecektir.
MALVARLIĞINA KARŞI SUÇLARDA ORTAK HÜKÜMLER NELERDİR?
Türk Ceza Kanunu’nun 167, 168 ve 169. maddeleri, malvarlığına karşı suçlar açısından ortak hükümleri düzenlemektedir.
TCK Madde 167, şahsi cezasızlık sebebi veya cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsi sebepleri değerlendirmiş ve malvarlığına karşı suçlar bölümünde bulunan yağma ve nitelikli yağma suçları hariç olmak üzere, diğer suçlar bakımından, haklarında ayrılık kararı verilmemiş eşlerden birinin, üstsoy veya altsoyunun veya bu derecede kayın hısımlarından birinin veya evlat edinen veya evlatlığın, aynı konutta beraber yaşayan kardeşlerden birinin, zararına olarak işlenmesi halinde, ilgili akraba hakkında cezaya hükmolunmayacağını ifade etmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında ise kanun koyucu, “Bu suçların, haklarında ayrılık kararı verilmiş olan eşlerden birinin, aynı konutta beraber yaşamayan kardeşlerden birinin, aynı konutta beraber yaşamakta olan amca, dayı, hala, teyze, yeğen veya ikinci derecede kayın hısımlarının zararına olarak işlenmesi halinde; ilgili akraba hakkında şikayet üzerine verilecek ceza, yarısı oranında indirilir” ifadesini kullanmak suretiyle, bu suçlarda akrabalık ilişkilerinin derecesine göre cezada indirim düzenlenmiştir.
TCK Madde 168, etkin pişmanlık hükümlerini düzenlemiş, bu doğrultuda ilgili maddenin birinci fıkrasında “Hırsızlık, mala zarar verme, güveni kötüye kullanma, dolandırıcılık, hileli iflâs, taksirli iflâs suçları tamamlandıktan sonra ve fakat bu nedenle hakkında kovuşturma başlamadan önce, failin, azmettirenin veya yardım edenin bizzat pişmanlık göstererek mağdurun uğradığı zararı aynen geri verme veya tazmin suretiyle tamamen gidermesi halinde, verilecek cezanın üçte ikisine kadarı indirilir”, ikinci fıkrasında “Etkin pişmanlığın kovuşturma başladıktan sonra ve fakat hüküm verilmezden önce gösterilmesi halinde, verilecek cezanın yarısına kadarı indirilir”, üçüncü fıkrasında “Yağma suçundan dolayı etkin pişmanlık gösteren kişiye verilecek cezanın, birinci fıkraya giren hallerde yarısına, ikinci fıkraya giren hallerde üçte birine kadarı indirilir”, dördüncü fıkrasında “Kısmen geri verme veya tazmin halinde etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için, ayrıca mağdurun rızası aranır”, beşinci fıkrasında “Karşılıksız yararlanma suçunda, fail, azmettiren veya yardım edenin pişmanlık göstererek mağdurun, kamunun veya özel hukuk tüzel kişisinin uğradığı zararı, soruşturma tamamlanmadan önce tamamen tazmin etmesi halinde kamu davası açılmaz; zararın hüküm verilinceye kadar tamamen tazmin edilmesi halinde ise, verilecek ceza üçte birine kadar indirilir. Ancak kişi, bu fıkra hükmünden iki defadan fazla yararlanamaz” ifadelerini kullanmıştır.
Son olarak TCK Madde 169 ise tüzel kişiler hakkında güvenlik tedbiri uygulanması konusunu düzenleyerek “Hırsızlık, güveni kötüye kullanma ve dolandırıcılık suçlarının işlenmesi suretiyle yararına haksız menfaat sağlanan tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur” ifadesini kullanmıştır.
YAĞMA (GASP) SUÇU İLE İLGİLİ YARGITAY KARARLARI
YAĞMA – HIRSIZLIK- KAP KAÇ
YARGITAY 6. CEZA DAİRESİ 2012/2930 Esas 2014/13161 Karar
Oluş ve kabule göre, olay tarihinde, gece saat 19:30 sıralarında, fikir ve eylem birliği içindeki sanıklar S.. Z.. ve G.. M..’in, caddedeki kaldırım üzerinde yürümekte olan, yakınan M.. T..’in, omzunda asılı bulunan ve içinde nüfus cüzdanı, 300 TL para, Garanti bankasına ait kredi kartı ve ATM kartı, 37,50 TL değerindeki bir adet çeyrek altın ile 231 TL değerindeki bir adet 14 ayar altın künyenin olduğu çantasını kapıp, kaçmak için anlaştıkları, bu doğrultuda sanık Güven’in, Bisan marka, kırmızı renkli bisikletiyle yakınanın yanına gelip durduğu, bisikletinden inip, yakınanın arkasından gelerek omzunda asılı bulunan çantasını çekmeye başladığı, çantasını vermemek için sanıkla mücadele eden yakınanın yere düştüğü, 1-2 metre yerde sürüklendikten sonra askısı kopan çantanın yakınanın elinde kaldığında, sanığın tekrar, çantayı yakınanın elinden çekip aldığı ve yakınanı da park halinde olan bir arabanın altına itekleyip, yol kenarına bıraktığı bisiklete binerek kendisini bekleyen diğer sanık Süreyya’nın yanına gidip, birlikte kaçtıklarının anlaşılması karşısında sanıkların eyleminin bir bütün halinde yağma suçunu oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi… Bozmayı gerektirmiş…
YAĞMA – HIRSIZLIK – KASTEN YARALAMA
YARGITAY CEZA GENEL KURULU 2012/6-1301 Esas 2013/114 Karar
Sanık ile kimliği belirsiz bir şahsın, fikir ve eylem birliği içinde olay gecesi saat 03.00 sıralarında müştekinin evine mutfakta bulunan ahşap pencereyi kırmak suretiyle girdiği, odalarda bulunan pantolonların ceplerindeki paraları ve yatak odasında asılı bulunan müştekinin kızına ait çantayı aldığı, bu sırada tanık Şadiye’nin uyanıp “hırsız var” diye bağırması üzerine, kimliği belirsiz şahsın hırsızlık konusu malları alarak evden kaçtığı, sanığın ise camdan kaçmaya çalıştığı sırada yakalanması üzerine tezgahta bulunan bıçağı alıp kendisini yakalayan müşteki Hakif’i basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaraladığı olayda, sanıkla birlikte hareket eden ve aşamalarda kimliği belirlenemeyen şahsın, şikayetçi Şadiye’nin uyanması üzerine suça konu malları alarak olay yerinden kaçarak suç konusu malları hakimiyet alanına geçirdiği ve böylece hırsızlık suçunun tamamlandığı konusunda bir tereddüt bulunmamaktadır.
Bu oluş ve kabul karşısında, olay yerinden uzaklaşmaya çalışan, yakalandığı sırada üzerinde suça konu mal bulunmayan ve kaçan diğer şahsın yakalanmasını engelleme kastıyla hareket ettiğine ilişkin dosya içerisinde herhangi bir delil bulunmayan sanığın, kendisini yakalayan müştekiden kurtulmak için müştekiyi bıçakla basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekildeki kasten yaralama eylemi, 5237 sayılı TCK’da dolaylı yağma düzenlemesine yer verilmemiş olması nedeniyle, tamamlanmış olan hırsızlık suçunu yağmaya dönüştürmeyip, hırsızlık suçunun yanında ayrıca kasten yaralama suçunu oluşturmaktadır. Bu nedenle sanığın eylemini yağma olarak vasıflandıran yerel mahkeme hükmü ile bu hükmü onayan Özel Daire kararı isabetsizdir.
SENET YAĞMASI- TEHDİTLE SENET İMZALATTIRILMASI
YARGITAY 6. CEZA DAİRESİ 2012/5492 Esas 2014/10948 Karar
Yakınan tüm aşamlarda değişmeyen beyanında, köyde terk edilmiş durumdaki aracı jandarmaya bildirmesinden sonra durumu öğrenen sanığın işyerine gelip tehdit ettikten birkaç gün sonra konuşmak için kendi köyüne çağırdığını, yanında arkadaşı olan tanık C.. Ç.. ve sanığın yeğeni olan diğer sanık M.. Ü.. ile birlikte gittiğini, sanığın, polis tarafından ihbar sonrasında, bağlanan aracı için senet imzalamasını istediğini, ölümle tehdit etmesinden dolayı 4500TL’lik senedi imzaladığını, bu duruma o anda yanlarında bulunan tanık Cahit ve sanık Mehmet’in şahit olduğunu, tanık Cavit tüm aşamalarda, sanık Mehmet de kollukta; sanığın, yakınana aracı jandarmaya ihbar ettiğini kabul etmemesi üzerine, birkaç kez tokat attığını, masraf karşılığında diğer sanık Mehmet’in kırtasiyeden aldığı bir adet senedi yakınanın 4500TL olarak sanığın yönlendirmesiyle doldurduğunu beyan etmeleri karşısında; söz konusu senedin ele geçmediği gerekçesiyle yağma suçunun unsurlarının oluşmadığı belirtilip delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek sanık hakkında yağma suçundan mahkumiyetine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması… Bozmayı gerektirmiş…
SİLAHLA KONUT İÇERİSİNDE YAĞMA
YARGITAY 6. CEZA DAİRESİ 2011/16731 Esas 2014/1543 Karar
Sanığın, olay sırasında evde bulunan babası mağdura, önceden bir şişeye doldurduğu benzini gösterip, eski para birimine göre 2 milyar Türk Lirası para istediği, “vermediği takdirde evi yakacağını” söylemek suretiyle tehdit ettiği anlaşılıp kabul edildiğine göre; suçun konutta işlenmiş olması ve tehdit sırasında evi yakmak için benzin kullanılacağının söylenmesi ve benzinin mağdura gösterilmiş olması nedeniyle suçun 5237 sayılı TCK’nın 6/1-e-5. maddesi yollamasıyla aynı Yasanın 149/1-a-d madde, fıkra ve bendlerine uyduğu gözetilmeden, yazılı biçimde uygulama yapılması, karşı temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, uyulan bozmaya, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimler Kurulunun takdirine göre, sanık M.. F.. ve savunmanının temyiz itirazları yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle, eleştiri dışında usul ve yasaya uygun bulunan hükmün, tebliğnameye uygun olarak ONANMASINA…
EŞİNİ DÖVEREK BİLEZİKLERİN ZORLA ELİNDEN ALINMASI
YARGITAY 6. CEZA DAİRESİ 2010/14024 Esas 2013/8227 Karar
Mağdur ile sanığın evli oldukları, olay tarihinde sanığın borçlu olması nedeni ile düğünde hediye olarak verilen ve mağdurun kolunda takılı bulunan 8 (sekiz) adet bileziği nakde çevirmek için istediği, mağdurun bilezikleri vermek istememesi üzerine tekme ve tokat atmak suretiyle döven sanığın zorla bilezikleri çekip aldığının anlaşılması karşısında; eylemin yağma suçunu oluşturduğu gözetilmeden, kanıtların takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı biçimde uygulama yapılması, Bozmayı gerektirmiş…
DAHA AZ CEZAYI GEREKTİREN HAL – SUÇA KONU MALIN DEĞERİNİN AZLIĞI
YARGITAY CEZA GENEL KURULU 2013/817 Esas 2015/14 Karar
Sanığın mağdurenin evinin önüne gelip kapıyı yumruklayarak ve pencere camını kırarak zorla 20 Lira para istediği anlaşılan olayda; gasp edilmek istenen para miktarının cezadan indirim yapılmasını haklı kabul ettirecek düzeyde az olduğu, olay tarihi itibarıyla sabıkasız olup aldığı aşırı alkollün tesiri ile hareket ettiği anlaşılan sanığın mağdureye ait ne varsa alma kastı ile hareket etmeyip sadece sigara ve alkol almak için az bir para istemekle iktifa ettiği hususları hak ve nasafet kuralları ile birlikte göz önüne alındığında, sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nun 150/2. maddesinin uygulanma şartlarının bulunduğu kabul edilmelidir.
Bu itibarla, şartları oluştuğu halde dosya kapsamına uygun olmayan gerekçelerle sanık hakkında TCK’nun 150/2. maddesinin uygulanmaması isabetsiz olup, yerel mahkeme direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
DAHA AZ CEZAYI GEREKTİREN HAL – BİR HUKUKİ İLİŞKİYE DAYANAN ALACAK
YARGITAY 6. CEZA DAİRESİ 2013/31344 Esas 2016/5140 Karar
Sanıklar ve akrabalarının sahipliğinde veya kullanımında olan bahçelerdeki ağaçların, dolu, don, fırtına ve su baskını gibi doğal afetlere karşı sigortalarının yaptırıldığı, don olayının meydana gelmesi nedeniyle bazı arazi sahiplerinin mahkemeden tespit talep etmesi üzerine 2010 yılı Nisan ayı sonlarında yapılan keşif sonrası ziraat bilirkişisinin hasar ve zarar olduğuna dair rapor düzenlediği, Tarım Sigortaları Havuz İşletmesi A.Ş. ….. Bölge Koordinatörlüğünde eksper olarak çalışan yakınanlar … ve …’in, ….. İlçesi …. Köyünden hasar ihbarları üzerine, ihbara konu yerlerde hasar incelemesi yapmak için 10.05.2010 tarihinde köye geldikleri ve sanık …’in gösterdiği 19 kişiye ait 27 adet kayısı bahçesinde 12.05.2010 tarihine kadar çalışma yaptıkları, yaptıkları bu çalışma sonucu sigortalı alanların hasar oranlarını %0 (yüzde sıfır) olarak yazıp sanık …’den de arazi sahiplerini çağırmasını isteyerek bunlara ilişkin düzenlemiş oldukları, “Kesin Ekspertiz Önbilgi Çiftçi Formunu” 12.05.2010 tarihinde arazi sahiplerine verdikleri, belgeleri görüp buna itiraz eden arazi sahipleri ile birlikte sanıklar … ve …’in, hasar oranını değiştirmeden köyden çıkamayacaklarını söyleyerek tehdit etmeleri ve zorlamaları üzerine yakınanların kesin ekspertiz ön bilgi formlarındaki % 0 oranının üzerini çizip % 100 yaptıkları ve ayrıca hasar oranlarının % 100 olduğuna dair ayrı bir tutanak düzenledikleri; sanıkların ayrıca iki gündür köylerinde yemek yedirdiklerini ve bu yemeğin bedelinin 350.- TL olduğunu söyleyerek yakınanlardan para istemeleri üzerine yakınan …’ın 350.- TL parayı sanık …’e verdiği, yakınanların köyden ayrılıp kolluk görevlilerine şikayetinden sonra sanık …’in, hasar oranlarının %100 olduğuna dair suça konu tutanağı görevlilere teslim ettiği, diğer formların da köy muhtarı tarafından görevlilere teslim edildiğinin anlaşılması karşısında; sanıkların, don olayından kaynaklı meydana gelen hasar ve hasar tespit çalışması yapan yakınanlara yapılan harcama nedeniyle 5237 sayılı TCK’nın 150/1. maddesi anlamında bir hukuki ilişki ve bu ilişkiye dayanan alacağın tahsiline yönelik eylemlerinin TCK’nın 150/1. maddesi yollamasıyla aynı Yasanın 106/2-c maddesi kapsamında kaldığı gözetilerek hükümlülükleri yerine, kanıtların takdirinde yanılgıya düşülerek yerinde ve yeterli olmayan gerekçe ile yazılı biçimde karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş…
Av. Arb. Onur GÜNEŞ
Detaylı bilgi ve sorularınız için iletişime geçiniz.
