Menajerlik şirketleri, temsil ettikleri oyuncu, senarist ve yönetmenlerin sadece kariyer yönetiminden değil, aynı zamanda kişisel verilerinin ve fikri mülkiyetlerinin işlenmesinden de fiilen sorumludur. Bu durum, kişisel verilerin korunması ile telif hakkı rejimi arasında çok önemli bir kesişim yaratır. Özellikle son yıllarda, hem 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK) hem de Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK) kapsamında menajerlerin yükümlülükleri giderek belirginleşmektedir.
Menajerler, sanatçının kimlik bilgileri, özgeçmişi, sözleşmeleri, set programları, çalışma takvimleri, performans kayıtları, görsel içerikleri ve gelir bilgileri gibi birçok kişisel veriyi işler. Bunun yanında, temsil ettikleri kişinin oyunculuk ya da yazarlık gibi yaratıcı faaliyetlerinden doğan telif haklarını yöneten, müzakere eden veya devreden süreçlere de dâhil olurlar. Bu iki alanın birbiriyle bağlantılı olduğu pek çok noktada hukuki sınırların doğru çizilmesi şarttır.
Örneğin bir oyuncunun rol aldığı dizideki sahneler, hem telif hakkı konusu olan bir “eser”in parçasıdır hem de bu sahnelerde yer alan görüntüsü, sesi ve kişisel ifadeleri KVKK kapsamında “özel nitelikli kişisel veri” olarak değerlendirilebilir. Dolayısıyla bu görüntülerin promosyon amaçlı kullanımı, sadece yapımcının telif hakkına dayalı izniyle değil, aynı zamanda oyuncunun açık rızası ile mümkün olabilir. Bu durum menajerlik şirketlerinin veri işleme faaliyetlerini hukuka uygun bir temele dayandırmalarını zorunlu hale getirir.
Bir diğer örnek, menajerlerin proje sunumları sırasında yapımcılara oyuncu özgeçmişi, demo görüntüleri veya ses kayıtları ilettiği casting süreçleridir. Bu tür faaliyetler aslında “kişisel verilerin üçüncü kişilere aktarılması” anlamına gelir. Eğer menajer, temsil ettiği kişi adına bu verileri aktarırken açık bir rıza almamışsa, hem KVKK hem de kişilik hakları ihlali gündeme gelebilir. Özellikle uluslararası projelerde bu verilerin yurt dışına aktarılması söz konusuysa, çok daha sıkı bir hukuki denetim gereklidir.
Ayrıca, menajerlik sözleşmeleri sıklıkla sanatçının telif gelirlerinden belirli oranlarda pay alınmasına dayanır. Bu gelirlerin hesaplanması ve aktarılması sürecinde, sanatçının finansal bilgileri menajerlik şirketi tarafından işlenir. Bu noktada da KVKK devreye girer ve menajerlik şirketinin veri sorumlusu sıfatıyla hareket ettiğini kabul eder. Yani, sadece temsil değil, aynı zamanda veri güvenliği ve işleme politikasının şeffaflığı da menajerin yükümlülüğündedir.
Tüm bu nedenlerle, menajerlik şirketlerinin faaliyetlerini sadece sektörel deneyim ve temsil yetkisiyle değil, aynı zamanda kişisel verilerin korunması ve telif hakları hukuku açısından çift yönlü bir denetim süzgecinden geçirmesi gerekir. Şirketlerin, temsil ettikleri sanatçılarla açık rıza metinleri düzenlemeleri, veri envanteri oluşturmaları, aydınlatma yükümlülüklerini yerine getirmeleri ve telif ilişkilerinde veri paylaşım sınırlarını netleştirmeleri büyük önem taşır.
Sonuç olarak, menajerlik faaliyetleri artık yalnızca “temsiliyet” anlamına gelmiyor. Modern hukuk sistemi, menajerleri hem kişisel veri sorumlusu hem de telif süreçlerinin etkili bir aktörü olarak görmektedir. Bu çift yönlü rolün getirdiği sorumlulukları dikkate alarak hareket etmek, hem sanatçının haklarını korumak hem de menajerlik şirketini olası hukuki risklerden uzak tutmak açısından hayati önemdedir.
Opus Legal olarak, menajer ve sanatçı arasındaki temsil sözleşmeleri ve taraflar arasında KVKK uyum süreçlerini yönetiyoruz. Menajerlik şirketlerinin temsil dışındaki sorumluluklarına dair detaylı risk analizleri yapıyor ve hem sanatçıların hem de menajerlerin ticari hayatlarına dair hukuki koruma sağlıyoruz.
Detaylı bilgi ve sorularınız için iletişime geçiniz.
