Hakaret suçu, Türk Ceza Kanunu’nun “Şerefe Karşı Suçlar” bölümünde ve 125 ve 131. maddeler arasında düzenlenmiştir.

TCK’nın madde 125 ile 131. maddeleri arasında düzenlenen hakaret suçları; kişilerin birbirlerine, kamu görevlilerine, kutsal değerlere veya ölmüş kişilere karşı işledikleri hakaret fiilleri ile bu fiillerin işlenme biçimlerini, soruşturma ve kovuşturma usullerini ele almaktadır. Bununla birlikte; Cumhurbaşkanına hakaret, devletin egemenlik alametlerini aşağılama,  Türklüğü, Cumhuriyeti, devletin kurum ve organlarını aşağılama, yabancı devlet bayrağına karşı hakaret suçları ise özel tahkir suçları olarak farklı maddelerde düzenlenmiştir.

HAKARET SUÇU NEDİR? (TCK Madde 125)

TCK madde 125/1 hakaret suçunun failini, Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi” olarak tanımlamıştır. Bir kişiye karşı, o kişinin onur, şeref ve saygınlığını rencide edecek somut bir fiil veya olgu isnat etmek veya sövmek hakaret suçunun oluşmasına neden olacaktır.

Mağdurun mutlaka onur, şeref ve saygınlığının rencide olması gerekmez. Objektif olarak buna yol açabilecek söz, yazı, hareket ve davranışlar suçun tamamlanması için yeterlidir. Hangi sözlerin hakaret kabul edileceği ise hangi şartlar altında, kime karşı söylendiği ile doğrudan ilgilidir.

Somut bir fiil isnadına örnek olarak failin mağdura “Hırsızlar, eşyalarımı siz çaldınız” gibi bir ifadeyle hırsızlık isnadında bulunduğu durum gösterilebilir. Bu halde fail, konunun ana hatlarıyla mağdura hırsızlık fiilini isnat etmiş olacaktır. Failin isnadının mahkeme kararı gibi detaylı olması gerekmez. Bu örnekte mağdur isnat edilen hırsızlık fiilini işlemediyse, hakaret suçu oluşmuş olacaktır. İşlediği durumda ise hakaret suçu oluşmaz.

Olgu isnadı ise failin mağdura karşı gerçek olsa dahi aşağılamak için söylediği sözler, yazılar veya davranışlar ile meydana gelir. Örneğin kulağı duymayan bir kişiyle alay etmek için bu kişiye “sağır” olarak hitap etmek, akıl sağlığı yerinde olmayan bir kişiye “gel buraya deli” şeklinde bir ifade kullanmak hakaret suçunu oluşturacaktır.

Sövmek ise onur ve kişiliğe yönelik çirkin ve ağza alınmayacak sözler kullanmaktır. Sövmek yalnızca küfürden ibaret değildir. Burada dikkat edilmesi gereken kaba ve kırıcı sözlerin; mağdurun onur, şeref ve saygınlığını rencide edecek düzeyde olup olmamasıdır. Eğer bu düzeye ulaşmamış kaba ve kırıcı bir beyan söz konusu ise hakaret suçundan bahsedilemez.

Hakaret suçunun faili ve mağduru gerçek kişidir. Tüzel kişiler hakaret suçunun faili de mağduru da olmazlar. Tüzel kişi hedef alınarak işlenen hakaret suçunda tüzel kişi suçtan zarar gören olabilir.

Evrensel ceza hukuku ilkeleri ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları, politikacıların söz ve eylemlerine getirilen eleştirilere daha fazla hoşgörü göstermeleri gerektiği yönündedir. Sıradan bir yurttaşa söylendiğinde hakaret olarak değerlendirilebilecek bir söz, kendilerine bir takım idari yetkiler verilmiş kişilere karşı sarf edildiğinde hakaret suçunu oluşturmayabilir. Bununla birlikte ülkemizdeki yargı pratiği tam aksi yönde bir değerlendirme yapmaktadır. Sade bir yurttaşa söylenen söz hakaret olarak değerlendirilmezken aynı söz politikacılara karşı söylendiğinde hakaretten ceza verilmesi ihtimali çok daha yüksektir.

Akıl sağlığının yerinde olmaması veya yaş küçüklüğü sebebiyle kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olmadığı söylenemez. Dolayısıyla kişi, hakareti anlayamayacak durumda ise de gerekli şartların varlığı halinde hakaret suçu oluşur.

Beddua niteliğindeki sözler hakaret suçunu oluşturmaz.

HAKARET SUÇUNDA GÖREVLİ MAHKEME HANGİSİDİR?

Hakaret suçunda görevli mahkeme asliye ceza mahkemeleridir.

HAKARET SUÇUNUN TEMEL ŞEKLİNDE VERİLECEK CEZA NEDİR?

Hakaret suçunun temel şeklinin tanımlandığı TCK madde 125/1’e göre “Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır.”

Hakaret suçunun mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi halinde de verilecek ceza 3 aydan 2 yıla kadar hapis veya adli para cezasıdır.

HAKARET SUÇUNUN MAĞDURUN GIYABINDA İŞLENMESİ                              (TCK Madde 125-1,2.cümle)

Hakaret suçu her zamana mağdurun yüzüne karşı veya bir takım iletiler yoluyla doğrudan işlenmez. Hakaret suçunun mağdurun yokluğunda (gıyabında) veya halk arasındaki deyişle arkasından konuşmak suretiyle de işlenebilir. Bu durumda kanun koyucu, hakaret suçundan failin cezalandırılabilmesi için hakaret fiilinin mağdur ve fail haricinde en az 3 kişi ile ihtilat edilerek yani en az 3 kişinin vakıf olacağı şekilde işlenmesini aramaktadır. Örneğin 4 kişilik bir WhatsApp grubunda, grup üyelerinden biri bir başka kişiye karşı “İyi ki o şerefsizi gruba almadık” şeklinde bir ifade kullanırsa gıyapta hakaret suçu oluşacaktır. Bu durumda verilecek ceza da yine 3 aydan 2 yıla kadar hapis veya adli para cezasıdır.

HAKARET SUÇUNUN NİTELİKLİ HALLERİ ve CEZALARI NELERDİR?        (TCK Madde 125/3-4)

Tehdit suçunun, daha fazla cezayı gerektiren nitelikli halleri TCK madde 125/3-4’de sayılmıştır. Buna göre suçun;

–           Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı,

–           Dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı,

–           Kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle,

–           Alenen

İşlenmesi halinde verilecek ceza arttırılacaktır.

HAKARET SUÇUNUN KAMU GÖREVLİSİNE KARŞI GÖREVİNDEN DOLAYI İŞLENMESİ (TCK Madde 125/3-a)

Türk Ceza Kanununa göre kamu görevlisi kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir surette sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişi,” olarak tanımlanmıştır. Kamu görevlilerine karşı icra ettikleri görev sebebiyle gerçekleştirilen hakaret fiilleri bu nitelikli hali oluşturacaktır. Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için fiilin mutlaka kamu görevinin devamı sırasında işlenmesi gerekmez. Örneğin emekli olan bir hakime karşı geçmişte verdiği bir karar sebebiyle hakaret eden kişi hakkında bu hüküm uygulanır. Zira kanun koyucu görev ile hakaret arasında bir bağ kurmuş, hakaretin görev sırasında işlenmesini aramamıştır.

Ancak kamu görevlisi olan herkese karşı işlenen hakaret suçu bu maddenin uygulanmasını da gerektirmez. Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için hakaretin kamu görevlisinin görevi ile bağlantılı olması gerekir. Trafikte yol kavgası sebebiyle bir cumhuriyet savcısı ile tartışan kişinin, cumhuriyet savcısına hakaret etmesi durumunda bu nitelikli hal oluşmayacaktır. Zira hakaretin, mağdurun yaptığı kamu görevi ile ilgisi yoktur. Fail mağdurun cumhuriyet savcısı olduğunu bilse dahi hakaret görev ile ilgili değilse bu nitelikli halin varlığından söz edilemez.

Hakaret suçunun kamu görevlisine karşı görevinden dolayı işlenmesi halinde verilecek cezanın alt sınırı 1 yıl hapis cezasından az olamaz.

HAKARET SUÇUNUN KİŞİNİN DÜŞÜNCE VE KANAAT AÇIKLAMASI, DEĞİŞTİRMESİ VE YAYMAYA ÇALIŞMASI VEYA MENSUP OLDUĞU DİNİN EMİR VE YASAKLARINA UYGUN DAVRANMASINDAN DOLAYI İŞLENMESİ (TCK Madde 125/3-b)

Kişilerin dini, siyasi, sosyal ve felsefi inanç, düşünce ve kanatlarını açıklaması, değiştirmesi ve yaymaya çalışması, hem din ve vicdan özgürlüğü hem de düşünce özgürlüğü ile doğrudan ilgilidir. Anayasaya göre herkes düşünce ve kanaat özgürlüğüne sahiptir. Hiç kimse düşünce ve kanaatini açıklamaya zorlanamayacağı gibi hiç kimse de bunları açıkladığı, yaymaya çalıştığı veya değiştirdiği için suçlanamaz. Kişilerin; dini, siyasi, sosyal ve felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıkladıkları, değiştirdikleri ve yaymaya çalıştıkları için hakarete uğramaları durumu cezayı arttıran bir nitelikli hal olarak düzenlenmiştir. Yine kişilerin din ve vicdan hürriyetleri doğrultusunda, mensubu oldukları dinin emir ve yasaklarına uygun davrandıkları için hakarete uğramaları halinde de cezayı arttıran nitelikli hal ortaya çıkmaktadır.

Hakaret suçunun bu doğrultuda işlenmesi halinde verilecek cezanın alt sınırı 1 yıl hapis cezasından az olamaz.

HAKARET SUÇUNUN KİŞİNİN MENSUP BULUNDUĞU DİNE GÖRE KUTSAL SAYILAN DEĞERLERDEN BAHİSLE İŞLENMESİ (TCK Madde 125/3-c)

Kişilerin mensup olduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle suçun işlenmesi durumunu ayrı bir başlık altında değerlendirmiş olan kanun koyucu, bu durumda kişinin hem din ve vicdan hürriyetini hem de şeref ve saygınlığını incitecek bir saldırının varlığını kabul etmiş ve bu durumu nitelikli hal olarak değerlendirmiştir.

Hakaret suçunun kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle işlenmesi durumunda verilecek cezanın alt sınırı 1 yıl hapis cezasından az olamaz.

HAKARET SUÇUNUN ALENEN İŞLENMESİ (TCK Madde 125/4)

Aleniyet, bir şeyin meydanda olması, göz önünde olması demektir. Hakaret suçu anlamında ise hakaret fiilinin birden çok kişi tarafından algılanabilmesi durumunda aleniyetin varlığından söz edilecektir.

Hakaret suçunda korunan hukuki değer kişinin onur, şeref ve saygınlığıdır. Hakaret fiili mağdura yönelmiş olsa da aynı fiilin başkaları tarafından da algılanması mağdurun onur, şeref ve saygınlığını daha fazla zedeleyebilecek bir hal ortaya çıkaracağından, aleniyet nitelikli hal olarak değerlendirilmiştir.

Sosyal medya mecralarından (Facebook, Twitter, Instagram vs.), mağdur dışındaki kişilerin de görebileceği şekilde yapılan hakaret içerikli paylaşımlar, WhatsApp ve benzeri mecralardaki gruplardan yapılan hakaret içerikli paylaşımlar aleniyet unsurunu ortaya çıkaracaktır. Yine basın ve yayın yoluyla işlenen hakaret suçlarının da aleni olduğu açıktır. Bununla birlikte sokak ortasında başkalarının duyabileceği şekilde yapılan hakaretler de bu kapsamdadır.

Hakaret suçunun alenen işlenmesi durumunda verilecek ceza, diğer fıkralara göre belirlenecek ceza altıda biri oranında arttırılarak tespit edilecektir.

KURUL HALİNDE ÇALIŞAN KAMU GÖREVLİLERİNE GÖREVLERİNDEN DOLAYI HAKARET (TCK Madde 125/5)

Kurul halinde çalışan kamu görevlilerine, yerine getirdikleri görev sebebiyle hakaret edilmesi durumunda suç, kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılır. Örneğin verdikleri kararı beğenmeyen fail tarafından, kurul halinde çalışan ağır ceza mahkemesi heyetine karşı hakaret suçu işlendiğinde bu suç kurulu oluşturan hakimlere karşı işlenmiş sayılır. Bu durumda verilecek ceza TCK madde 43/1’de belirtilen zincirleme suç hükümlerine göre dörtte birinden dörtte üçüne kadar arttırılacaktır.

HAKARET SUÇUNDA MAĞDURUN BELİRLENMESİ (TCK Madde 126)

Doğrudan mağdurun yüzüne karşı olan hakaretlerde veya mağdurun isminin açıkça belirtildiği durumlarda mağdurun tespiti anlamında bir sorun yoktur. Ancak hakaret suçunda mağdurun ismi belirtilmediyse veya doğrudan yüzüne karşı bir hakaret fiili gerçekleştirilmediyse bile, hakaretin içeriğinden mağdurun kim olduğu duraksanmayacak bir biçimde açıkça ortadaysa hakaret suçu oluşur.

Örneğin alt kat komşusunun, “Üstümüzde oturan şerefsiz…” ifadesinde hem isim belirtilmemiş hem de yüze karşı doğrudan hakaret edilmemiştir. Bununla birlikte bu ifadeden kimi kastettiği anlaşılıyor durumdaysa hakaret suçu oluşacaktır.

Son dönemde bazı yerel mahkemeler ve savcılar, toplantı ve gösteri yürüyüşleri sırasında herhangi bir isim belirtmeden “hırsız, katil” gibi sloganların atılmasını, dönemin başbakanına karşı hakaret olarak değerlendirmiş ve bu sloganları atan kişilere ceza verme yoluna gitmiştir. Yargıtay, bu değerlendirmelerin bahsi geçen hakim ve savcıların öznel değerlendirmeleri olduğunu düşünmüş olacak ki ilgili cezalandırma kararlarını bozmuştur.

 HAKARET SUÇUNDA İSNADIN İSPATI (TCK Madde 127)

Hakaret suçu bazen bir suç isnadı yoluyla gerçekleştirilir. Örneğin bir kişiye “hırsız” demek hakaret suçunu oluşturur ve bu durumda kendisine hırsız denilen kişi hakaret suçundan fail hakkında şikayetçi olabilir. Ancak failin bu sözü söylemesinin altında yatan neden gerçek bir hırsızlık fiiline dayanıyorsa, bu hırsızlık fiili sebebiyle mağdur hakkında kesinleşmiş bir cezalandırma hükmü varsa hakaret suçu oluşmayacaktır. Bu durumda mağdur hakkında hırsızlık suçundan yürütülen soruşturma ve kovuşturma bekletici mesele yapılır ve sonucuna göre hakaret suçunun oluşup oluşmadığına karar verilir.

Eğer mağdur hakkında hırsızlık suçlaması ile yürütülen bir soruşturma veya kovuşturma bulunmuyorsa, hakaret suçunun failinin yargılandığı dosyaya bakan mahkeme, kamu yararının varlığı veya mağdurun ispata razı olması şartları olması durumunda, “hırsızlık” ile ilgili fiili talep üzerine veya re’sen araştırabilecektir.

Daha önce işlediği bir suçtan dolayı, kişinin sürekli olarak hakarete uğraması da hukuk düzenince korunmaz, fail açısından yargılama ve cezalandırma gerektirir.

HAKARET SUÇUNDA İDDİA VE SAVUNMA DOKUNULMAZLIĞI                      (TCK Madde 128)

Yargı mercileri veya idari makamlar nezdinde yapılan sözlü ve yazılı başvurular ile iddia ve savunmalarda, kişiler hakkında somut isnatlarda ya da olumsuz değerlendirmelerde bulunulması halinde faile ceza verilmez. Bu husus iddia ve savunma dokunulmazlığı ile ilgili olup, kişilerin adli ve idari merciler önünde, mevcut bir uyuşmazlıkla ve o uyuşmazlığın tarafları ile ilgili olmak koşuluyla yaptıkları somut isnatlar ve olumsuz değerlendirmeler suçu oluşturmayacaktır. Ancak bu durum yargı mercileri veya idari makamlar nezdinde kişilere karşı sövme suretiyle her sözün söylenebileceği veya el, kol işaretleri yapılabileceği anlamına gelmez.

Ayrıca uyuşmazlığın tarafı olmayan kişilere karşı söylenen sözler veya uyuşmazlığın tarafı olmayan kişilerin söylediği sözler iddia ve savunma dokunulmazlığı kapsamı dışındadır.

Yargı mercilerinde hakim ve savcılar tarafından verilen kararlar veya yapılan işlemler sebebiyle, uyuşmazlığın taraflarınca “hukuka aykırı, tarafgir, keyfi” gibi ifadeler kullanılması iddia ve savunma dokunulmazlığı kapsamında değerlendirilir.

Dolayısıyla iddia ve savunma dokunulmazlığının bir kapsamı ve sınırı bulunmaktadır. İddia ve savunma dokunulmazlığı kapsamında, normal şartlar altında hakaret olarak değerlendirilebilecek ifadeler hakaret suçunu oluşturmayabileceği gibi bu durum taraflara sonsuz bir serbesti de sağlamamaktadır.

HAKSIZ FİİL NEDENİYLE VEYA KARŞILIKLI HAKARET (TCK Madde 129)

Kanun koyucu TCK madde 129’da özel bir düzenleme getirerek, haksız fiil nedeniyle veya karşılıklı hakaret durumlarında ceza verilmemesi veya cezanın indirilebileceği halleri 3 başlık altında düzenlemiştir.

Bunlardan birincisi hakaret suçunun haksız bir fiile tepki olarak işlenmesi halidir. Burada dikkat edilmesi gereken mağdurun haksız fiilinin, hakaret veya kasten yaralama suçunu oluşturmaması ve hukuka uygun bir fiil olmamasıdır. Bu düzenleme özel bir tahrik hali olarak nitelendirilebilir. Örneğin hakaret fiili mağduru olan kişinin, failin arabasının camını kırması neticesinde fail tarafından hakarete uğraması durumu bu başlığa örnek gösterilebilir. Bu durumda fail hakkında verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi ceza vermekten de vazgeçilebilir.

TCK madde 129’daki ikinci düzenleme, suçun kasten yaralama neticesinde işlenmesidir. Eğer hakaret suçu, faile karşı mağdur tarafından gerçekleştirilen kasten yaralama fiiline tepki olarak işlenmişse faile ceza verilmeyecektir. Hemen belirtelim ki taksirle yaralama hali, hakaret fiilinin kasten yaralamanın etkisi geçtikten sonra gerçekleştirilmesi ve kasten yaralama fiilinin hukuka uygun bir sebeple gerçekleştirilmesi halinde fail bu düzenlemeden faydalanamayacaktır.

Son olarak maddedeki üçüncü başlık karşılıklı hakareti düzenlemektedir. Bu düzenlemeye göre fail ile mağdurun karşılıklı olarak birbirlerine hakaret etmiş olmaları durumunda hakime bir takdir yetkisi tanınmıştır. Bu takdir yetkisine göre hakim her iki tarafa da ceza vermeyebileceği gibi, her iki tarafın veya taraflardan birinin cezasını üçte birine kadar indirebilir. Hakim burada olayın özelliğine, kim tarafından başlatıldığına, hakaretlerin ağırlığına göre bir değerlendirme yapacaktır.

HAKARET SUÇUNDA UZLAŞTIRMA, ŞİKAYET VE ZAMANAŞIMI DÜZENLEMELERİ NASILDIR?

UZLAŞTIRMA         : Uzlaştırma, fail ile mağdurun, soruşturma veya kovuşturma aşamasında, bir uzlaştırmacının yardımından faydalanarak, hukuka uygun bir edim karşılığında veya herhangi bir edim olmaksızın anlaşmasıdır. Hakaret suçu, kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret haricinde uzlaştırma prosedürüne tabi bir suçtur.  Kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret halinde ise uzlaştırma prosedürü uygulanmayacaktır.

ŞİKAYET                  : Hakaret suçu, kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret haricinde şikayete tabidir. Suçun şikayete tabi halinde 6 aylık şikayet süresi bulunmaktadır. Bu şikayet, süresinde yapılmadığı takdirde fail hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmayacaktır. Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret durumunda ise şikayet aranmamakta soruşturma ve kovuşturma re’sen yürütülebilmektedir.

ZAMANAŞIMI         : Hakaret suçunun dava zamanaşımı süresi ise 8 yıldır.

HAKARET SUÇU İLE İLGİLİ YARGITAY KARARLARI

FACEBOOK ÜZERİNDEN HAKARET

YARGITAY 18. CEZA DAİRESİ 2019/13237 Esas 2020/1689 Karar

İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre, müşteki vekilinin, şüphelinin www.facebook.com isimli internet sitesinde “küpek” şeklindeki paylaşımı ile müvekkiline karşı hakaret suçunun işlendiği iddiası ile yaptığı şikayet üzerine, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca, şüphelinin suçlamaları kabul etmemesi ve facebook, twitter, instagram isimli sosyal paylaşım sitelerine ilişkin istinabe taleplerini ABD adIi makamlarının cevaplamadığı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de;

Somut olayda, müştekinin müvekkilinin resminin bulunduğu internet sayfasında, “……..” adlı kişinin müştekiye yönelik “küpek” şeklinde paylaşımının bulunduğu, www.facebook.com isimli internet sitesinde yapılan araştırma sonucu elde edilen kişisel veri ve profil resimleri üzerine şüpheliye ulaşılarak kolluk tarafından şüphelinin ifadesinin alındığı, şüphelinin, söz konusu paylaşımı kendisinin yapmadığını ve “…….” isimli facebook hesabı ile anılan hesapta paylaşılan resimlerin kendisine ait olmadığını beyan ettiği ancak, “küpek” ifadesinin “köpek” ifadesini çağrıştırdığı ve anılan ifadenin hakaret oluşturup oluşturmayacağı hususu ile şüphelinin savunması doğrultusunda söz konusu ifadenin şüpheli tarafından paylaşılıp paylaşılmadığı hususunun takdirinin mahkemesince yapılmasının gerektiği, mevcut delillerin şüphelinin üzerine atılı suçtan kamu davasının açılmasını gerektirir nitelikte bulunduğu cihetle, itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.

İncelenen dosyada, şüphelinin ad ve soyadının yazılı olduğu facebook hesabından, müştekinin fotoğrafının bulunduğu bir facebook sayfasının altına yorum yapıldığının anlaşılması karşısında; CMK’nın 170/2. maddesi uyarınca dosyadaki mevcut delillerin şüpheli hakkında hakaret  suçunun işlendiği hususunda iddianame düzenlenebilmesi için yeterli şüphe oluşturduğu açıktır. Şüphelinin eyleminin sübut bulup bulmadığı hususu, tüm kanıtların, mahkemece birlikte tartışılıp değerlendirilmesi sonucu belirlenmesi gerekmektedir. Yapılan açıklamalara göre, şüpheli hakkında kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karar ve bu karara itiraz sonucunda verilen itirazın reddine dair mercii kararı hukuka aykırıdır. BOZULMASINA…

TWİTTER ÜZERİNDEN HAKARET – HAKARET İÇERİKLİ SÖZLERİ RETWEET ETMEK (PAYLAŞMAK) DE HAKARET SUÇUNU OLUŞTURABİLİR

YARGITAY 18. CEZA DAİRESİ 2018/7790 Esas 2019/1445 Karar

İstem yazısında; “5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 160. maddesinde yer alan “Cumhuriyet Savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. Cumhuriyet Savcısı, maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.” şeklindeki düzenleme karşısında, Cumhuriyet Savcısının soruşturma yapmak zorunda olduğu, dosya kapsamına göre müştekinin şikayet dilekçesinde şüphelinin twitter isimli sosyal medya hesabında @…… kullanıcı adıyla kayıtlı olduğunu ve kendisine karşı önceden de aynı şekilde sosyal medyadan hakarette  bulunması sebebiyle şikayetçi olduğundan aralarında husumet bulunduğunu, bu duruma rağmen şüphelinin değişik tarihlerde başka kullanıcılar tarafından paylaşılan ve şahsına yönelik hakaret içeren paylaşımları retweet etmek suretiyle sayfasında paylaşarak hakaret ettiğini, şüpheliden şikayetçi olduğunu beyan ettiği ve şikayet üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan soruşturma sırasında, şüphelinin alınan savunmasında adı geçen hesabın kendisi tarafından kullanıldığını, iddia konusu paylaşımları kendisinin yapmadığını, bilgi amacıyla sayfasında retweet etmek suretiyle paylaştığını ifade ettiği görülmekle; suça konu paylaşımların müştekiye hitaben yazılmış “pislik, namert, edepsiz, yalancı, silah kaçakçısı, çirkef, imansız, izzetsiz, rüşvetçi, salyasını akıtan, şerefsiz.” şeklinde hakaret sayılabilecek sözler içeren paylaşımlar olması, bu paylaşımların şüpheli tarafından retweet edildiğinin savunmada kabul edilmesi ve taraflar arasında önceden görülen kamu davasının bulunması hep birlikte değerlendirildiğinde, şüphelinin üzerine atılı suçu işlediğine dair yeterli delil ve şüphenin elde edildiği gözetilerek itirazın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir. ” denilmektedir.

İncelenen dosyada, şüphelinin ad ve soyadının yazılı olduğu @…… kullanıcı adlı twitter hesabından müştekiden bahsedilerek paylaşımlar (retweetler) yapıldığının anlaşılması karşısında; CMK’nın 170/2. maddesi uyarınca dosyadaki mevcut delillerin şüpheli hakkında hakaret suçunun işlendiği hususunda iddianame düzenlenebilmesi için yeterli şüphe oluşturduğu açıktır. Şüphelinin eyleminin sübut bulup bulmadığı hususu, tüm kanıtların, mahkemece birlikte tartışılıp değerlendirilmesi sonucu belirlenmesi gerekmektedir. Yapılan açıklamalara göre, şüpheli hakkında kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karar ve bu karara itiraz sonucunda verilen itirazın reddine dair mercii kararı hukuka aykırıdır.

MESAJ YOLUYLA HAKARET

YARGITAY 12. CEZA DAİRESİ 2018/8349 Esas 2019/18344 Karar

Dosya kapsamına göre; katılanın okula gitmek için her gün kullandığı otobüs firmasında muavin olarak çalışan sanığın, katılanın cep telefonu numarasını, isim ve soy ismini çalıştığı firmanın veri tabanından temin ederek katılana facebook adlı sosyal paylaşım sitesi aracılığıyla arkadaşlık teklifi gönderdiği, katılanın ise bu teklifi reddetmesi nedeniyle katılana whatsapp uygulaması aracılığıyla mesaj atması sonrasında katılanın bu kezde uygulama ile sanığı engellemesi üzerine sanığın cep telefonundan “Amk ben sana insan gibi msj attım sen engelledin simdi numarani dagitmam mi senin” ve “Neyse siliyorum simdi numarani o göğüslerini gösteriyorsun ya millete yapma onu özgecan gibi almasinlar seni aşağıya” şeklinde mesaj attığı iddia ve kabul edilen olayda, sanığın sübut bulan eylemlerinin verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme, cinsel taciz, tehdit ve hakaret suçlarını oluşturduğuna ilişkin yerel mahkemenin kabul ve uygulamasında bir isabetsizlik görülmemiştir.

LAN İFADESİNİN TEK BAŞINA HAKARET TEŞKİL ETMEMESİ

YARGITAY 18. CEZA DAİRESİ 2019/7803 Esas 2020/1765 Karar

Katılanların olay anlatımında, sanık …’nın katılanlara “Kimsiniz lan siz” şeklinde sözlerle hakaret suçunu işlediği beyan edilmiş ise de, anılan sözlerin katılanların onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, rahatsız edici ve nezaket dışı hitap tarzı niteliğinde olduğu ve yalnızca bu eylemle hakaret suçunun oluşmaması karşısında, sanığın katılanlara karşı ne şekilde hakaret suçunu işlediği, suç teşkil eden eylemlerinin nelerden ibaret olduğu, denetime olanak verecek şekilde katılanlara açıklattırılıp kararda tartışılmadan, eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle sanık hakkında yazılı şekilde hüküm kurulması, BOZULMASINA…

KAMU GÖREVLİSİ SIFATI

YARGITAY 18. CEZA DAİRESİ 2018/2849 Esas 2020/23 Karar

TEDAŞ’ın 02/04/2004 tarihinde özelleştirme kapsam ve programına alınması ve 29/12/2010 tarihinde tamamının özel bir şirket tarafından satın alınarak özelleştirme faaliyetlerinin tamamlanması, katılanların çalışmakta olduğu Akdeniz Elektrik Dağıtım A.Ş’nin özel hukuk hükümlerine göre faaliyette bulunması nedeniyle; anılan şirkette elektrik teknisyeni olarak çalışan katılanların kamu görevlisi sayılamayacağının anlaşılması karşısında, TCK’nın 125/1. maddesi uyarınca hüküm kurulması gerekirken, anılan Kanun’un 125/3-a maddesi uygulanarak fazla ceza belirlenmesi ve sanıklar hakkında bu katılanlara yönelik yaralama eylemleri nedeniyle suç vasfında hataya düşülerek TCK’nın 265. maddesinde düzenlenen görevi yaptırmamak için direnme suçundan hüküm kurulması, BOZULMASINA…

HAKSIZ FİİL SEBEBİYLE HAKARET SUÇU

YARGITAY 18. CEZA DAİRESİ 2018/2742 Esas 2019/17185 Karar

Sanığın, polisler tarafından darp edildiği yönündeki savunması, hakkında düzenlenen raporda, gözünden ve dudağından yaralandığının belirtilmesi, müşteki polis memuru …’ın ifadesinde, itmesi nedeniyle sanığın yere düştüğünü söylemesi, dinlenen tanıklardan sanığın eşi ile amcasının da darp iddiasını doğrular nitelikteki ifadeleri, sanığın eşinin hastane polisi olan …’ın, eşine karşı tehdit eder tarzda konuştuğu ve özellikle rapor düzenleyecek olan doktoru yönlendirmek istediği yönündeki anlatımı karşısında, olayın çıkış sebebi ve gelişimi üzerinde durularak sanık hakkında TCK’nın 129. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının değerlendirilmemesi, BOZULMASINA…

YARGITAY SAVCISININ “HIRSIZ VAR” SÖZÜNÜN BAŞBAKANA SÖYLENDİĞİ KONUSUNDA EMİN OLMASINA RAĞMEN İTİRAZIN REDDİ KARARI

YARGITAY 18. CEZA DAİRESİ 2019/23592 Esas 2020/848 Karar

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ilgili itiraz yazısında özetle;

Sanıkların bu eylemlerinin kolluk kuvvetlerince görüntüye alındığı ve bu görüntüler ile ilgili görüntü tespit ve çözüm tutanağı düzenlendiği, tüm dosya kapsamına göre değerlendirme yapıldığında, sanıklar …, …, … ve …’in “Hırsız var” şeklinde slogan attıkları ve diğer yandan aynı alanda, sanıklar…’nin de “Hırsız …” şeklinde slogan attıkları yürüyüş sırasında atılan sloganların çoğul takısıyla yapılmayıp tek kişiye yönelik olduğu, siyasi olaylarla bağlantı kurularak “Hırsız var” şeklinde slogan atıldığı ve sözlerin hedefinin kime yönelik olduğu açıkça anlaşılmaktadır.

Sanıklar “hırsız var” şeklinde slogan atarken katılan Başbakan’ın ismini zikretmemiş adını anmamış ise de, TCK’nın 126. maddesi kapsamında sarf edilen sözlerin katılan Başbakan …’a yönelik olduğu konusunda bir kuşku bulunmamaktadır.

Bu itibarla; sanıkların katılana yönelik “Hırsız var” diyerek slogan atmak şeklindeki eyleminin TCK’nın 125/1-3.a maddesinde yazılı görevli memura hakaret suçunu oluşturduğu gözetilmeden yasal olmayan yetersiz gerekçeyle sanıklar …, …, … ve … hakkında beraat kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı görüldüğü gerekçeleriyle, Dairemizin onama kararının kaldırılarak, sanıklar hakkında görevli memura hakaret suçundan verilen hükmün bozulması talep edilmiştir.

KARAR : Dairemizin istikrar kazanmış kararlarına göre, hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kamu görevlileri veya sivil vatandaşa yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref, ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövme fiilini oluşturması gerekmektedir.

Bu açıklamalar ışığında; sanıkların olay tarihinde yapılan gösteri yürüyüşü sırasında söyledikleri sözlerin kime söylendiğinin ve TCK’nın 126. maddesinde de belirtildiği üzere, duraksamaya yol açmayacak bir şekilde katılanın şahsına yönelik olduğunun anlaşılamaması karşısında; matufiyet şartının olayda gerçekleşmediği, bu itibarla, hakaret suçunun unsurlarının somut olayda oluşmadığı anlaşılmıştır.

Av. Arb. Onur GÜNEŞ

Detaylı bilgi ve sorularınız için iletişime geçiniz.